tender*ing communities

studio participants /
arda karacaoğlu, beyza bahşi, dila ayperi öndeş, ece akpınar, ecem s. kaya, elif başerdem, elif naz özen, irem b. ipek, maleyka minasazli, r. meriç yüksel, miray uykan, murat yolcu, n. nisa has, m. tarık kurt, sümeyye yıldız, yağmur oray.

studio instructors /
assoc. prof. dr. funda uz & res.assist. ipek avanoğlu
The research of this studio develops around the act of establishing habitus by gathering communities of agriculture. Tending soil, water, air, sun and more, how do we look into the tenderness of co-production spatially? When we ponder cycles of economy and energy, how do states of togetherness evolve into respectful co-habitation sharing common sources? How do spaces thrive on a reciprocal ambient of plentitude?

Situated in Çanakkale, the site of this project processes a topography of local plentitude of agricultural practices and natural sources, specifically maintaining the soil in process. Intermingled with historical narratives, the processing of soil is a complex work of matter and time, binding living beings together.

We aim to develop and discuss ways of spatial making by way of spatio-temporal programs, spatial tectonics and structures gathered around the notion of this tender bondage of soil, co-production and plentitude. Through a series of workshops, day-trips and lectures/seminars, we aim to carry out discussions & productions and enhance our understanding of relations to our immediate and remote habitus.

studio blog
editor(s)-in-chief /
beyza bahşi & dila a. öndeş & ipek avanoğlu
architectural design project vı-v || 23-24 spring || itu-department of architecture
feb. 15, 24
visiting sabancı museum & drawing on tectonics
feb. 12, 24
discussions on tectonics & collage-works
poster design by çağdaş kaya.
poster design by çağdaş kaya.
poster design by çağdaş kaya.
poster design by çağdaş kaya.
poster design by çağdaş kaya.
photos by ipek avanoğlu.
feb. 26, 24
drawings in progress on tectonics of sabancı müzesi
photos by ipek avanoğlu.
work in progress by tarık kurt.
work in progress by nisa has.
work in progress by elif başerdem.
work in progress by elif naz özen.
work in progress by irem buse ipek.
feb. 29, 24
"made in çanakkale" booklet
"title of the project" by elif naz özen.
"title of the project" by arda karacaoğlu.
"discovering the tectonic" by ecem s. kaya.
"the naked museum" by nisa has.
"title of the project" by ece akpınar.
"title of the project" by miray uykan.
"sabancı museum and tectonics" by murat yolcu.


"tectonics and spatial experience" by yağmur oray.
"sabancı museum and tectonics" by elif başerdem.
"SSMtectoniclayers" by tarık kurt.
"journey of tectonics" by beyza bahşi.
"title of the project" by sümeyye yıldız.
"dikişten dikişe: SSM'de tektonik izler" by irem b. ipek.
11"title of the project" by maleyka minasezli.
"title of the project" by r. meriç yüksel.
"experiences offered by tectonics" by dila ayperi öndeş.
march, 4-7, 24
field-trip, çanakkale
Tektonik, mimarlık alanında detayların bir araya gelişi ve bu bir araya gelmişliğin oluşturduğu öznel bütünlüğü temsil eder. Uzaktan bakıldığında görülmeyen detaylardan oluşan yapı, bu detayların birbiri ile farklı birleşmesi ile oluşur. Bir mekânı gezerken ya da keşfederken koyulan bazı kurallar ise bu küçük detayların algılanmasına yol gösterebilir. Aynı zamanda kuralları olan oyunlar mekânı deneyimlerken ziyaretçide heyecan duygusu uyandırır. Böylece oyun kurgusu ile birlikte mekanda yeni bir tektonik doğar. Ziyaretçi de tektoniğin bir parçası haline gelmiş olur. Birlikte çalışan parçalar, ziyaretçiler ile bir araya gelir ve onları da oyunun bir parçası haline getirip, mekana dahil eder. Düşünülen bu oyun kurgusu sayesinde ziyaretçi, mekan içerisinde deneyimlenen alanlarda gerektiğinde duraksar ve inceler. Bunun sonucunda monotonluk ortadan kalkar ve iyi anlaşılan bir deneyim edinilmiş olur. Yeni oluşan rota ile var olan tektonik bütünlük parçalanıp, yeniden ve farklı şekillerde oluşan planlar haline gelir. Oyunu kurallarına göre oynayan ziyaretçiler, lego parçalarının birleştirilmesine benzer şekilde ilerlerler. Bu şekilde mekanı oluşturan tektonik parçaların birbiri ile ilişkisi daha iyi çözülmüş olur.
Bir yapıyı var eden, akılda kalıcı hale getiren, yapıya kimlik kazandıran şey, yapının tektonik kurgusudur. Dış ve iç olmak üzere iki tür tektonik kurgudan bahsedilebilir. Dış tektonik kurgu yapının çevre ile oluşturduğu ilişkinin bir ifadesidir. Zemindeki sert (opak) ya da yumuşak (saydam) duruşu, geçirgenliği ya da kapalılığı, gökyüzüne doğru açılması ya da toprağa kapanması, çevresindeki başka bir yapıya ilişmesi ya da kopukluğu, oluşturduğu formu yapının dış tektonik kurgusunu oluşturan özellikleridir. Yapıya girildiğinde iç mekanın algılanmasını sağlayan, kişiyi yapı içerisinde yönlendiren, durduran, mekanın varlık durumundan işlevsel hale geçmesini sağlayan detaylar vardır. Yapı bileşenlerinin ve yapı malzemelerinin bir araya gelerek, iç içe geçerek ya da sadece yan yana durarak oluşturduğu bu detaylar yapının dilini oluşturmaktadır. Malzemelerin, yapı bileşenlerinin bir araya gelmesi ile çeşitli kombinasyonlar oluşturulabilir. Farklı kombinasyonlrın bir araya gelmesiyle mekanın iç tektonik kurgusu oluşur. Döşemedeki farklılaşmalar kişide farklı bir amacı, işlevi olan mekana geçme durumunu uyandırır. Saydam yüzeyler mekanın sınırlarını kaldırır, kişiyi çevreye dahil eder, opak yüzeyler mekanın içine çeker. Elemanların birleşiminde kullanılan parçalar bazen sadece bir birleşim detayıyken bazen de mekanın diline dönüşür.
Modern binanın sergi salonuna yönelirken, ziyaretçinin mekansal deneyimi, yapısal özelliklerin manipülasyonu ile başlar. Yapı, ziyaretçiyi var olan ortamla olan bağını zayıflatır ve serginin içine çeker. Galeri içerisinde, ziyaretçi kendini bir keşif yolculuğunda bulur; yapı, hareket etme şeklini yönlendirir ve ziyaretçiye kendi içinde dolaşma özgürlüğü sağlar. Bu sırada, ziyaretçinin dış mekanla ilişkisi azalır ve mevcut ortamın algılanışı değişir. Galeri boşluğuna varıldığında; ziyaretçi galerinin dış dünyaya uzaması ile, kendi gerçekliğine dönme fırsatını bulur. Galeri, ziyaretçinin dış dünyaya geri dönmesine ve yapay gerçeklikten çıkmasına izin verir. Bu deneyim, mimari yapıların mekansal manipülasyonunun ve ziyaretçi algısının etkileyici bir birleşimidir.

Sabancı Müzesi farklı tektonik temsilleri ve katmanlaşması
Çizimkolaj tektonik temsilleri.
Sabancı Müzesi içerisindeki tektonik ilişkileri farklı temsiller ile belgelemek ve anlamaya çalışmak, bu farklı temsillerin bir arada ayrı bir tektonik kurmasıyla birlikte çalıştırmak ve müzedeki tektonik katmanlarını anlamaya çalışıp ortaya çıkarmak. Var olan bu katmanlaşma ve detayların bir arada görülmesini ve her farklı temsilin ortaya çıkardığı farklı potansiyelleri değerlendirmek.
Sakıp Sabancı Müzesi'nde tektonik ilişkilerin derinliğinde bir yolculuğa çıkıyoruz. Çizgisel bir dille anlatılan rotalar, galerileri atlı köşke bağlayarak bize bir yol haritası sunuyor. Ek olma halinden, birleşim detaylarına kadar her bir unsur, bir bütün olarak mekanın ruhunu yansıtıyor. Biz, bu tektonik ilişkilerin izinde yürürken, iğne ve ipliğin her dikişiyle berabar yapının geçmişiyle geleceği arasında köprü kuruyoruz. Bir uçta galeriler diğer uçta ise Atlı Köşk.
Mimarlık denilen bir mekan yaratmaktan öte bir atmosfer yaratmak ve herkese farklı deneyim sunabilmektir. O deneyimi destekleyen ve güçlendiren şeyler büyük boşluklar veya doluluklar olabilirken çok küçük -hatta belki ilk bakışta göze bile çarpmayan- şeyler de olabilir. Küçük detayları fark etmenin insana verdiği hayret, sevinç ve hatta başar çok daha farklı bir deneyim yaşatır insana. Sergiler, insanların kafasında farklı ilişkiler ve bağlantılar kurmasına çok açıktır. Kimi üst-alt bağlantılarını düşünürken kimi iç-dış, aydınlık-karanlık, kapalı-açık gibi ilişkiler kurar. Bu kavramların birlikte kullanılmasıyla doğan oksimoron tavır ise herkesi başka bir şey düşünmeye ve kurgulamaya iter. Mimarın vermek ve yaşatmak istediği şey aslında kişinin içinde bulunduğu binanın kişide bıraktığı izdir. Parça parça olan her şeyi kafasında nasıl eklemlediği ve bu eklemlenmenin insanda nasıl yer edindiğidir.
Kendini bırak, sana tanımlanan rotaları takip et. Reddet, ilgini çekenin peşinden koş. Tanımlananla ilgini çekenin kesiştiğini görene kadar devam et. Bir anda sürüklendiğin bu yolculuğa tekrar çık. Kesişimin tek bir çeşidi yok bu yolculukta. Geçmişten günümüze açılan bir kapı. Çizgiler değişti, renkler değişti. Kendini öyle bir noktada buldun ki bir adımın tüm algını değiştirdi. Adımların kesişti, duraksadı, hızlandı. Yolculuğun sonundasın başladığın yerde...